Islahçı hakkı korumasının şartları: Yeknesaklık nedir?
Islahçı Hakkı Rehberi Tem 03, 2024
Kanun’un 7. maddesine göre; “Kullanılan çoğaltım metoduna bağlı olan muhtemel değişiklikler dışında, ilgili özellikler bakımından bir örneklik gösteren çeşit, yeknesak kabul edilir”. Paralel düzenleme UPOV Sözleşmesi’nin ve CPVR’nün 8. maddelerinde yer almaktadır.
Yeknesaklık (homojenlik) da farklılıkta olduğu gibi ilgili özelliklerde söz konusu olacaktır. Farklılık şartı ele alınırken sayılan özelliklerde bu defa da yeknesaklık koşulu aranacaktır. Buna göre, ıslah edilmiş bitki çeşidi, ayırt edici özelliklerini her üretimden sonra muhafaza etmeli, yani bu özellikler değişmeden aynı kalmalıdır. Bitkiler imalat ürünü olmadıklarından, aynı çeşide ait bitkiler bile birbirlerinden çeşitli ölçülerde farklıdır. İşte bu ölçüler belirli sınırlarda kalırsa, bu farklılıklara ıslahçı hakkı koruması kapsamında izin verilmektedir.
Yeknesaklık kriteri, farklılık ve durulmuşluk kriterleri ile ilişkilidir. Zira, bir çeşit yeterli şekilde yeknesak değilse, benzer çeşitler arasındaki farklılığının belirlenmesi de söz konusu olmayacaktır. Islahçı hakları başvurusunun kabul edilmesi için, ilgili özelliklerin yeterli derecede yeknesak olduğunun ve bu yeknesak özelliklerin birbirini izleyen çoğaltımlar sırasında veya belirli çoğaltım dönemleri sonunda değişmeden kaldığının (durulmuşluğun) da gösterilmesi gerekecektir (BitÇeşK m.8).
Yeknesaklık, ilgili özelliklerde söz konusu olacaktır. Farklılık şartında görüldüğü üzere, ayırt edicilik, özelliklerin kendini göstermesiyle belirlenmekteydi. Bu nedenle, ilgili özelliklerdeki “bir örneklik”, bunların kendini göstermesi suretiyle tespit edilebilecektir. Bu açıdan ıslahçı hakkı ile ilgili düzenlemeler, genetik yapının temelini oluşturan özelliklerin görünür olanlarıyla ilgili olarak yeknesaklığı aramakta, genetik yapıdaki yeknesaklığa bakmamaktadır. Bu nedenle, hibrit çeşitler de yeknesaklık şartını sağlayabilmektedir. Melezleme neticesi elde edilen ve yeknesak olan, ilk jenerasyon hibrit çeşidi (F1 nesli), ikinci nesilde yeknesak olmayan (heterojen) çeşit üretebilir. Hibritlerde ilk neslin homojen görünmesi, dominant genlerden kaynaklanmaktadır. Dominant ve resesif (çekinik) genlerden oluşan bir F1 hibridi, kendi ile döllendiğinde, ikinci jenerasyon %25 oranında ikiz-ressesif gen bitkileri üretir. Bunlar, %75 dominant karakteristikler gösterenlere karşılık, ressesif gen karakteristiği gösterecektir. Bu nedenle gürünüşe göre yeknesak olan çeşit, gerçekte yeknesak değildir. Hibritlerin, yeknesaklık ve durulmuşluğu, hibridin kendisinin yeknesaklığının veya bazı şartlar altında, ebeveyninin ve kendisinin yeknesaklığının incelenmesiyle değerlendirilebilir.
Yeknesaklık, kullanılan çoğaltım metoduna bağlı olarak değişiklik gösterecektir. Diğer bir ifadeyle, çoğaltım metotlarındaki farklılıklar, yeknesaklık oranını da etkilemektedir. Zira bitkiler, patente konu ürünler gibi aynı tarzda imal edilmezler. Eşeyli yolla (tohumla) çoğaltılan bitkiler olduğu gibi, eşeysiz yani vejetatif yolla çoğaltılan bitkiler de vardır. Eşeysiz üretim tek bir ebeveyne dayandığından, onun nesli de aynı genetik yapıyı içerir. Buna karşılık, eşeyli olarak yeniden üretilen bitkilerde iki ebeveyn gerekecektir. Ancak bunlar aynı genetik yapıya sahip olmayabilir. Bu nedenle onların nesilleri, her iki ebeveynin özelliklerini gösterebilir. Sonuç olarak vejetatif yolla üretilen çeşitlerin, eşeyli yolla üretilenlere nazaran daha yeknesak olduğu bilinmektedir. Diğer bir ifadeyle, vejetatif olarak üretilen bitki çeşitlerinde, nesillerden birinin diğerinden farkı, eşeyli olarak çoğaltılanlara oranla daha azdır. Bu nedenle, bitki ıslahçı hakkı düzenlemeleri, “kullanılan çoğaltım metoduna bağlı olan değişiklikler dışında” ifadesini kullanarak, eşeyli olarak çoğaltılan bitkilere ait olan çeşitler arasında sapmalara daha fazla izin vermektedir.